Ay Carmela! 1990 İspanya – İtalya ortak yapımı politik dramatik savaş filmdir.
José Sanchis Sinisterra’nın aynı adlı alegorik tiyatro oyunundan sinemaya aktarılan filmin yönetmeni Carlos Saura’dır. Carlos Saura, Rafael Azcona’yla beraber filmin senaryosunu da yazmıştı. Film adını İspanya İç Savaşı sırasında Cumhuriyetçilerin ve Uluslararası Tugaylar’ın dilinden düşmeyen ünlü şarkı Ay Carmela’dan almıştır ve Carlos Saura’nın İspanya İç Savaşı ile ilgili çocukluk anılarından acı izler taşır.
“Ay Carmela!” İspanya İç Savaşı sırasında cephedeki Cumhuriyetçileri eğlendiren ve üç kişiden oluşan gezici bir oyuncu kumpanyasının bir sabah yanlışlıkla kendilerini isyancı Milliyetçilerin safında bulmalarıyla başlar. Karı koca oyuncular Carmela (Carmen Maura) ve Paulino (Andres Pajares) ile dilsiz yardımcıları Gustavete (Gabino Diego)’ten oluşan üçlü kurşuna dizilme korkusuyla beklerlerken tiyatroya aşık bir İtalyan Faşist komutan onlardan bu kez kendi askerleri için bir gösteri düzenlemelerini ister.
Carlos Saura’nın 23. cü uzun metrajlı filmi olmasına rağmen kendi anlattığına göre İspanya İç Savaşı’na mizahi bir açıdan yaklaşabildiği ilk filmi olmuştur.[2] Çünkü 1936’da patlayan bu savaş Saura ve ailesini çok etkilemiş, küçük Saura’nın ruhunda derin izler bırakmıştı.
Film, İspanya’nın Oscarları sayılan Goya Ödülleri’nin neredeyse tamamını almış, ayrıca katıldığı birçok festival ve yarışmadan da tam 22 ödülle dönmüştür.
Konusu[değiştir | kaynağı değiştir]
İspanya İç Savaşı sırasında üç kişiden oluşan gezici bir eğlence kumpanyası ülkeyi turlamakta ve Cumhuriyetçiler için moral gösterileri düzenlemektedirler. Grup, Carmela (Carmen Maura) ve Paulino (Andres Pajares) adlı karı koca oyuncular ve yanlarına sonradan aldıkları dilsiz yardımcıları Gustavete (Gabino Diego)’ten oluşmaktadır. Kimi kimsesi olmayan genç Gustavete çok yakınında patlayan bir bomba yüzünden konuşma yeteneğini kaybetmiştir ama sesleri işitebilmektedir. Meramını boynuna asılı minik bir kara tahtaya tebeşirle notlar yazarak anlatır. Külüstür kamyonetlerinde yatıp kalkan ve yarı aç yarı tok günler geçiren topluluk Cumhuriyetçileri eğlendirmek için uğradıkları yerleşim yerlerinde güldürü ağırlıklı zaman zaman da hamasi gösteriler düzenlerler.
Böyle bir gösterinin sonrasında kamyonetleri ile gece yolculuğu yaparlarken yollarını kaybederler ve kendilerini Franko yanlısı isyancı milliyetçi güçlerin tam ortasında bulurlar. İç savaş bütün acımasızlığı ile devam ederken diğer esirlerle birlikte esir kampı olarak kullanılan bir ilkokula kapatılırlar. Burada Uluslararası Tugaylar’a mensup Polonya’lı askerler de esir olarak bulunmaktadırlar. Gariptir ki İspanya’nın özgürlüğü için çok uzaklardan gelmiş bu yabancı askerler daha İspanya’nın adını bile telaffuz edememektedirler.
Zaman zaman aralarında o beldenin belediye başkanının da bulunduğu bazı sivil mahkûmların kurşuna dizildiklerine şahit olurlar. Sıranın kendilerine geleceği korkusu ile bekleşirlerken milliyetçi güçler safında savaşan İtalyan askerlerinin komutanı onların sanatçı olduğunu öğrenir. Kendisi de operaya aşık bir sanatsever olan genç İtalyan Teğmen Ripamonte (Maurizio De Razza), özgürlükleri karşılığında onlardan kendi askerleri için bir gösteri düzenlemelerini ister. Gururlarını ve nefretlerini bir yana koyan üçlü hemen işe koyulur.
Oldukça rahat ettirildikleri hazırlık ve prova günlerinden sonra aralarında Franko taraftarı İspanyol askerleri, onların müttefiki olan İtalyan askerleri ile komutanlar, ve ayrıca esir Polonyalıların da bulunduğu bir topluluğa gösterilerini sunmaya başlarlar. İtalyan teğmenin sorumluluğunda düzenlenen gösteride İtalyan askerlerinin de bazı şovları vardır. Faşist propagandası ve hamaset dolu bu gösteri sırasında yapılan aşağılamalara daha fazla dayanamayan Carmela, Cumhuriyetçilerin marşı sayılan şarkıyı, yani “¡Ay Carmela!”yı söylemeye başlayınca ayağa fırlayan Franko taraftarı bir subay tarafından sahnede vurularak öldürülür. Alnından vurulan Carmela’nın yanına koşan Gustavete ızdırapla onun adını haykırır, artık konuşmaya başlamıştır.